PAZAR.....
PAZARTESİ ÖNCESİ, SON DURAK...
Bu pazar sabahı, burnumun ucunu sızlatan ,çocukluğumun pazar günü özlemi ile uyandım.Bilmiyorum ama bu son dönemde, bende oldukça eskiye özlem duygusu yoğun.Hep ağzımızda eski yaşanmışlıklar.Sanki biri duyacak ve hadi gel seni bir götürüp,getireyim o günlere,bu kıyağımıda unutma diyecek ümidiyle hep dilimde..Kimbilir?Her evde farklı yaşanırdı Pazar günleri...O dönemde, bu pazarda dışarıda kahvaltı edelim,yeni açılan yerin kahvaltısı harikaymış durumları hiç yoktu.En harika kahvaltı ,evde hep birlikte hazırlanan kahvaltıydı.Biz de genellikle ıspanaklı börek ,sabah kahvaltımızın baş rolünü kimseye kaptırmayan lezzetiydi. Muhakkak yardımcı oyuncuları un kurabiyesi ve akşam üzerine doğru sahne alan jöleli pastayla lezzet şöleni devam ederdi.Babamın sabah Western filmleri soluksuz seyredilirdi.Rengi siyah-beyaz olan ve üzerine nefes bile alınmayan pazar sabahı filmleri.
Sabah kapıya asılmış ,pazar günüyle zenginleşen,tüm güne okunmak için yayılan gazeteler..O gazetelerin her noktası okunurdu.Kaç kat olurdu hatırlamıyorum.Evrilir,çevrilir tekrar tekrar okunurdu....Sonra ünlü şef Hikmet Şimşek tarafından hazırlanan ve sunulan öğle saatlerinde dinlediğimiz pazar konserleri.Her pazar günü..Kulak terbiyesi çok önemli derdi babam.İyi davranacaksın kulaklarına,öyle her şeyi buyur etmeyeceksin.Ne çok haklıymış şimdi daha iyi anlıyorum.
Ertesi gün okul olduğundan derslerin tekrarı yapılırdı.Hemen yapılmalıydı ki hava güzelse ,dışarı çıkılıp arkadaşlarla oyun oynanması için.Bisiklete binerdik korkusuzca .Düşe,kalka büyüyen çocuklardık.Ağaçlara tırmanmak.meyveyi ağacından yemek,evin yanında ki böğürtlen bahçesinden böğürtlen toplamak.Hava kötü ise abimle evde oynanan oyunlar.Biraz benim ,biraz onun istediği .Kurulan,üstüne hikayeler yazılan ,kahramanları abim ve ben olan oyunlar...Biz oyun oynarken, annem elinde askılarla odamıza gelirdi.Ütülenmiş ve kokusu tüm eve yayılmış, okul önlüklerimiz ,odamızda yerlerini alırdı.Askılara asılmış ve tüm sorumlulukların bilincinde olan takım arkadaşlarımızdı önlüklerimiz.Önlüklerin gelmesiyle oyun biter ve biz çantamızı hazırlardık .Çünkü banyo zamanını gelmişti..Banyonunda zamanı vardı.Her gün değil ama pazar günü yapılacak banyo önemliydi .Ne olursa olsun Pazar günü banyosu diye bir kavram vardı.O gün banyo yapmadan pazartesiye adım atılmazdı.Pespembe olana kadar liflenecekti o vücut,çamaşır çitiler gibi yıkanırdı o saçlar.Sonra üstüne çöken pazar miskinliği...Ne güzel bir miskinliktir o ,tarifi şimdi imkansız.Sadece pazar gününe özel bir miskinlik.Biz pazar günlerini çoğunlukla kendi çekirdek ailemizle geçirirdik.Annem,babam,abim ve ben....Akşam yemekten sonra ,pazar akşamlarımıza eklenen bizimkiler dizisi.Her pazar akşamını iple çekme sebebim.Kendini dışardan seyreder gibi seyretmek.İçinde huzur ,dudağında gülümsemeyle....Sevim koş diyen Cemil’e ,Kapıcı Cafer’e,yönetici Sabri beye özlemle....
İşte bu pazar sabahı ben ,burnuma gelen annemin ıspanaklı börek kokusu ile uyandım.Çocukluğumun pazar gününe Özlemle....Zaman geçtikçe geçmişe özlem duymak.Tadı damağında kalan anılar.Farkında olmadan yaşıyorsun ,farkına vardığında da özlem duyuyorsun.İşte bu nedenle gün daha bitmeden ,devam eden pazar gününün keyfini çıkartalım.Belki ilerleyen saatlerde, ıspanaklı börek eşliğinde(gerçi bizde bugün patatesli -kıymalı börek var.O da olur bence) ,bizimkiler dizisinden bir bölüm seyrederim....Neden olmasın?MUTLU PAZARLAR ......
Dip not:25/04/2003 Evlilik tarihimiz ve bugün de 18.yıl dönümümüz.Bu pazar gerçekten çok güzel bir pazar...Her pazar ve hep Yanyana ,nice yıllara.....